Içerik yazıyorsun ama Google hala seni görmezden geliyor mu?
Harika fikirler döktürdüğün yazıyı sadece üç kişi mi okudu, biri de ablan mı?
O zaman şöyle tatlı tatlı SEO konuşalım. Korkma, kod yazmayacağız — sadece yazarken bazı altın kurallara dikkat edeceğiz.
SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) demek: “Google beni fark etsin, insanlar yazımı bulsun, okusun, sevsin” demek. Hem de zorlamadan. Şimdi bu işi birlikte çözelim.
1. Anahtar Kelime = Google’ın Seni Tanıma Rehberi
Anahtar kelime dediğimiz şey, insanların Google’a yazdığı o sihirli kelimeler.
Mesela sen bu yazıya “SEO uyumlu içerik nasıl yazılır” diye geldin, değil mi? İşte o cümle bizim yıldız oyuncumuz.
Bu kelimeyi başlıkta, girişte, bazı alt başlıklarda ve yazının içinde doğal şekilde kullanman gerek.
Ama altını çizelim: doğal.
Her satıra sıkıştırırsan Google “Bu nedir yahu, anahtar kelimeyle döşemiş burayı” deyip seni gerilere atabilir.
2. Başlık = Hem Google’a Hem Okuyucuya Göz Kırp
Başlık (H1) senin vitrinindir.
Eğer başlık sıkıcıysa, yazıya kimse tıklamaz.
Eğer içinde anahtar kelime yoksa, Google yazını vitrinde bile göstermez.
O yüzden başlığın hem dikkat çekici hem de SEO odaklı olmalı.
“SEO kuralları” gibi hedeflediğin kelime başlıkta yer alsın. Ama clickbait’e de kaçma, sonra kimse içeride kalmaz.
3. Alt Başlıklar (H2 – H3): Yazının Nefes Aldığı Yerler
Google’ın ve okuyucunun yazıyı daha iyi anlaması için içeriğini böl böl böl.
H2, H3 başlıklar; uzun paragraflar yerine minik tatlı dilimler sunar.
Mesela bu yazıda her bölüm bir H2, bazen de içinde H3’ler var.
Hem senin yazman kolaylaşır hem de okuyan “bu yazı ne anlatıyor” diye kaybolmaz.
4. Giriş Paragrafı = İlk İzlenim
Yazının girişi, bir buluşmanın ilk dakikası gibi.
Ne çok soğuk ne de “Bu da neyin kafası?” dedirtecek kadar karışık olmalı.
Google da bu ilk paragrafa bakıyor, “Bu yazı neyle ilgili?” diye.
O yüzden anahtar kelimeyi buraya da koy, ama sohbet eder gibi anlat.
5. Meta Açıklama = Google’daki CV Satırın
Arama sonuçlarında yazının hemen altında görünen o kısa açıklama var ya… İşte o senin meta açıklaman.
Kısa, öz, konuyu net açıklayan ve içinde anahtar kelime geçen bir mini fragman gibi düşün.
İnsanlar yazıya tıklayıp tıklamayacaklarına buna göre karar veriyor. Örneğin:
“SEO uyumlu yazı nasıl yazılır? Başlıktan görsele kadar dikkat etmen gereken her şeyi bu rehberde keşfet!”
6. Link Ver, Ama Rastgele Değil
Yazının içine hem kendi blog yazılarına link ver (iç link), hem de güvenilir kaynaklara (dış link).
Bu, Google’a “Ben bu konuda bilgi sahibiyim, hatta kaynak da gösterdim” mesajı verir.
Ayrıca okuyucu da daldan dala geçmeden istediği bilgilere kolayca ulaşır. Win-win!
7. Görseller Varsa, Alt Metin Şart
Google ne yazık ki resim okuyamıyor.
Sen oraya dünya harikasını koysan da, Google için “adsız5.png” sadece boş bir kutudur.
O yüzden her görsele “Bu görsel ne anlatıyor?” sorusunun cevabı olacak bir alt metin (alt text) yaz.
SEO sadece yazıda değil, görselde de çalışır.
8. Okunabilirlik = Sade, Anlaşılır, Göz Yormayan
Uzun uzun cümlelerle edebi gösteri yapmaya gerek yok.
Kısa, net ve “bir insan gibi” yaz.
Bol boşluk bırak, uzun paragraflardan kaçın, maddelerle konuyu sadeleştir.
Google artık sadece doğru kelimeyi değil, okunabilir metni seviyor.
Senin yazın bir roman değil, bir çözüm rehberi. Ona göre yaz.
Sonuç Olarak:
SEO uyumlu yazmak; sihirli formüller, algoritma duaları değil.
Doğru kelimeleri doğru yerde, doğal bir dille ve düzenli şekilde sunmak demek.
Okuyucuyu düşün, Google’ı unutma. Google’ı düşün, okuyucuyu da unutma.
İkisinin ortasında bir denge kur, işte sana görünürlük!
Kısaca: Yazarken hem konuş, hem düşün, hem bulunur ol.
